Son on gün içinde yaşanan olaylar, İsrail’in güvenlik stratejisini yeniden sorgulamaya itiyor. Uzun yıllardır etkin bir şekilde kullanılan Iron Dome, yani Demir Kubbe, füze kalkanı sisteminin etkinliğinde ciddi bir düşüş yaşanıyor. Bu durum, yalnızca İsrail için değil, Orta Doğu'da barış ve istikrar için de büyük bir tehdit oluşturuyor. Özellikle ABD'nin söz konusu sistemin desteklenmesindeki rolü, son günlerde ciddi bir tartışma konusu haline geldi.
İsrail'in savunma alanında Amerika Birleşik Devletleri'nden aldığı destek, tarihsel olarak oldukça kapsamlıdır. ABD, İsrail'in askeri ve teknolojik gücünü artırmak için yıllardır büyük bütçeler ayırmakta ve çeşitli askeri programlara katılmaktadır. Ancak son haftalarda yaşanan diplomatik gerginlikler, bu desteğin sürdürülebilirliği hakkında soru işaretlerine yol açtı. ABD yönetimi, Ortadoğu’daki değişen dengeleri hesaba katmakta ve bazı askeri yardımlarını askıya almayı gündeme getirmiş durumda. Özellikle, Biden yönetiminin iç politikası ve uluslararası ilişkilerdeki belirsizlikler, bu desteğin azalmasına neden oluyor.
İsrail’in Demir Kubbe sistemi, 2011 yılında kullanıma girmesinin ardından, özellikle roket saldırılarına karşı etkili bir savunma hattı oluşturdu. Ancak son dönemde karşılaşılan yeni tip saldırılar ve bunların artışı, bu sistemin gücünü sorgulatmaya başladı. Özellikle Hamas ve diğer paramiliter grupların saldırı stratejilerini değiştirmesi, Demir Kubbe'nin etkinliğini zayıflatabiliyor. ABD'nin bu sorunlara yanıt vermemesi, İsrail'in güvenlik açıklarını daha da artırıyor.
Son on günde yaşanan bu gelişmeler, İsrail’in ordusunu ve savunma sanayisini yeniden düşünmeye itiyor. Yetkililer, olası senaryolar üzerinde çalışıyor ve alternatif güvenlik stratejileri oluşturmak için yoğun çaba harcıyor. Genelkurmay Başkanı, “Güvenliğimizin devamlılığı için yeni çözümler bulmalıyız” açıklamasında bulundu. Bu noktada, yeni teknolojilerin geliştirilmesi, yerli mühendislik çalışmalarının artırılması ve uluslararası işbirliklerinin derinleştirilmesi gündemde. İsrail, özellikle kendi stratejik otonomisini artırmak için adımlar atacağını duyurdu.
Her ne kadar Türkiye, Suudi Arabistan gibi ülkelerle yaşanan gerilimler İsrail'in stratejik konumunu zorlaştırsa da, yeni müttefik arayışları gündeme geliyor. Asya ve Avrupa ülkeleriyle yapılabilecek askeri iş birlikleri, İsrail’in savunma alanındaki etkisini artırabilir. Ancak, bu tür ittifaklar da diplomatik olarak karmaşık bir zeminde ilerleyecek. Yani, güvenlik stratejisinin değişimi, yalnızca askeri bir karar olmaktan çok daha fazlasını gerektirecek.
Sonuç olarak, İsrail’in füze kalkanı olarak bilinen Demir Kubbe’nin etkisiz hale gelmesi ve ABD desteğinin azalması, hem bölgedeki güvenliği hem de İsrail’in iç dinamiklerini etkileyen önemli gelişmelerdir. Tüm bu faktörler ışığında, Orta Doğu’da yeni bir dengelerin şekillenmesi bekleniyor. Uluslararası gözlemciler, bu durumun yalnızca askeri değil, aynı zamanda diplomatik sonuçları olacağını da vurguluyor. Gelecekte, bu gelişmelerin nasıl bir yöne evrileceği merakla bekleniyor ve dünya gündeminin önemli bir parçası hâline geliyor.